Eylül 27, 2009

Cenneteki Fahişeye

Bir umudun kırık kanadında, varolmuş heyecanın buruk tebessümünde gizlidir, yaşamak!

Ölmüş bir toprağı koklamak ya da onsuz varolmak...
Kabul edilesi bir mekanın fahişe kimliği altında, sahte kanatlarıyla uçmak...

Evet...
Ölümünün kaybedildiği yıllara nazaran, geçmiş bir yosma düzenin üzerinde, uyuyakalmak...

Düşünüyorum...
Düşüyorum onun kanatlarının gölgesinde...
Bir fahişenin ayaklar altına alınan onurundaki, cesaret hürriyetine...
Bakıyorum, bakakalıyorum yoksunluğumda...
Bir umudun dirilişindeki o gülümseyen, hep masum kalan yarınlarına...
Yaşamak adına söylenen ve her cümlenin altında konaklayan, milyonlarca ölü çocuğa...
Farklı bir tat için hep kimliğinin gizlediği o korkunç anlarına...

Cennetteki Fahişe

Doğumun, aslında annenin feryadındaki gizli kalmış mutlu yanları gibiydi...
Ve yine o feryatta gizlenen acı geleceğin ile ilgili...
O annenin gülüşündeki gözlerin gibi...
Attığın her adımın, bir sonraki günahın arifesinde saklandığını bile, bile...
Ve göz göre, göre umursamadan yaşamaya devam etmen...
Hepsi hataydı...
Önceden, ölmeliydin sen!

Hiçbir gülüşün gerçek değildi, yaşadığın kimliğin arkasında...
Her günahın bir ağır yaraydı çocukluğunun el tecavüzünde...
Küsmüş yanlarındı, hayata acımasız bakan avuçların...
Bir tokattı sonra...
Sille gibi indi hayatın ortasındaki, sana...
Ben...
Alıç ağacıydım...
Ortada...

Ömrünü sırt üstü kazanmanın hesabında gizledin...
Yüz üstü her darbe, sana küstü...
Hesapsız geçen her an...
Senin içinde büyüttüğün o kabuksuz yarandı!
İşte...
Nefes almaya mecbur olduğun bu şehrin vekaletinde...
Sen...
Yaşamaya mecburdun...
Akmaya mecburdun damarlarımda...
Susuz kaldığımda, ağlayan bir yanın olmalıydı mutlaka...
Pınarlarını, boşaltmam lazımdı...
Yaşamam için, o gözler kimsesiz kalan dudaklarım için ağlamazdı...

Günahkardın sen...
Ve yalandın...
Kaldırımlar yatağındı... Sokaklar kapın...
Girişler hep açıktı, günahlar boylu boyunca...
Ağırdı yükün...
Günahların vebaydı...

Ölümün...
Yaklaştıkça...
Korkan, senin o cehennem ateşine susayan şeytanındı...
Sen... İçindeki şeytanın aksine...
Bir ipin ucunda, boynunda ağırlığıyla sallanandın...
Elimden bir kere tutman...
Ve beni karanlığın içinden söküp alman...
Seni o cehennemden uzaklaştırandı...
Sevabındı...
Tek bir cümleydim amel defterinde...
Tek bir mükafattım, cehenneminin aksine...

İşte...
Sen...
Bu yüzden bir fahişe onurunun altında yatan, yetimdin...
Şehrin susamış günahlarında kimsesiz bir piçtin...

İşte...
Ben...
Bu yüzden bir fahişenin sevabına ortak olduğum için, bendim!
Yosun tutmuş kalbinin en derinlerindeydim...

Ölümün...
Soğuk bir nefes alışımda son buldu...
Sen, tüm günahların için cehennemi koklarken...
Tüm bedelini verdikten sonra, cezanın...
Cennet senin hakkın olacak, benim yalnızlığım...

Cennetteki fahişe...
Tek bir sevabın mükafatı..
Tüm ömrünün günahlarına bedel olacak...
Biliyorum...
Zaman senin kötü adımlarının aksine akacak..
Annen, her daim senin için kanayacak...
Doğumunun aksine, yüzünde hep bir acı hakim olacak...
Senin kayboluşun, ölümün kokusu...
Umursanmayacak...
Sokakların onursuz adımları sadece seni arayacak...
Kokun genizlerde yanarken...
Sen cehennemin tadında kavrulacaksın...
Hak ettiğine, elbet ulaşacaksın...
Dualarım seninle...
Kurtardığın geleceğimin şefkatinde...
Elbet, cennet kapılarını açacak sana...
Tüm günahlarının aksine...

alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder